Biyoçeşitlilik
Paylaş
Bireylerin başta besin olmak üzere ana gereksinimlerinin karşılanmasında vazgeçilmez bir yeri olan canlı kaynakların kökeni biyolojik çeşitliliktir.
Besin ve tarım için önem taşıyan ve giderek azalan canlı kaynaklar, bugün bir ülkenin sahip olabileceği en önemli hazinedir. Ancak Dünya’nın sahip olduğu biyoçeşitlilik hızla tahrip edilmekte ve yok olmaktadır. Bunun sonucu olarak yakın gelecekte insanoğlunun önemli bir besin ve su sorunu ile karşı karşıya kalacağı bilimsel gerçeklerle ortaya konulmaktadır.
Küresel ölçekte, ülkelerin sahip olduğu biyoçeşitlilik, özellikle genetik kaynaklar anlamında büyük bir güç ve olanak kazandırmaktadır.
Dünya’daki biyoçeşitliliği azaltan, olumsuz yönde etkileyen nedenlerin başında doğrudan veya dolaylı olarak insan etkeni rol oynamaktadır. Canlı zenginliğini azaltan nedenlerin kökeni ne olursa olsun onu korumak, etkin biçimde yönetmek ve sürdürülebilir biçimde kullanmak hepimizin ortak sorumluluğudur.
Biyoçeşitlilik
Biyoçeşitlilik; kara, deniz ve diğer su ekosistemleri ile bu ekosistemlerin bir parçası olan ekolojik yapıları da kapsamak üzere tüm kaynaklardaki canlıların(yaşam alanlarının daha geniş anlamda ekosistemlerin) türlü canlı ve cansız etkenler bakımından gösterdiği değişiklikleri, ekosistemlerde yaşayan canlıların kendi aralarında, canlılar ile cansızlar arasında, yere ve zamana göre değişen farklılıkları ile genler, türler, ekosistemler ve işlevlerin tamamını belirtmektedir.
Biyoçeşitlilik, kalıtımsal çeşitlilik, tür çeşitliliği ve ekosistem çeşitliliği olmak üzere üç aşamalı kategoride ele alınır.
- Kalıtımsal çeşitlilik bir tür içindeki çeşitliliği belirtir. Bu çeşitlilik belli bir tür, nüfus, varyete, alt-tür ya da ırk içindeki kalıtımsal değişiklikle ölçülür.
- Çeşitlilik belli bir bölgedeki, alandaki ya da tüm yeryüzündeki türlerin değişikliğini belirtir. Bir bölgedeki türlerin sayısı(yani o bölgenin “tür zenginliği’’) bu konuda kullanılan en sık ölçüttür.
- Ekosistem çeşitliliği ise bir ekolojik birim olarak karşılıklı etkileşim içinde olan organizmalar topluluğu ile fiziksel çevrelerin oluşturduğu bütünle ilgilidir.
Ekosistem; kendisini topluluk düzeyinden ayıran, kendileri cansız olan ancak canlı toplulukların oluşumunu, yapısını ve karşılıklı etkileşimlerini etkileyen yangın, iklim ve besin döngüsü gibi etkenleri de içerir. Ekosistem düzeyindeki biyoçeşitliliğin korunması besin zincirinin ve enerji akışının korunmasını kapsar. Bu düzeyde, yalnızca türlerin oluşturduğu kümelerin değil, özelliklerin ve süreçlerin de korunması gerekliliği ortaya çıkmaktadır.
Dünya’da ve Türkiye’de Biyoçeşitlilik
Dünya üzerinde 8.7 milyon türün bulunduğu varsayılmaktadır. Ancak sahip olduğumuz biyoçeşitliliğin tür düzeyinde büyük bir bölümü henüz tanımlanmamıştır. Dünya Doğa ve Doğal Kaynakları Koruma Birliği(IUCN)’nin son verilerine göre Dünya’da var olan türlerden yaklaşık olarak 1.740.330 türün tanımlandığı bilinmektedir.
Biyoçeşitliliğin Dünya’daki durumuna baktığımızda, Biyolojik Çeşitlilik Sözleşmesi’nin 3. Küresel Biyolojik Çeşitliliğe Bakışı kitabı verilerine göre 1970-2006 yılları arasında Dünya’da omurgalı türlerin sayısı yaklaşık üçte bir oranında düşüş göstermiş olup tropiklerde bu azalma %59, tatlı su ekosistemlerinde ise %41 oranındadır.
Küresel Canlı Dizini’ne(LPI) göre tür sayılarındaki değişim ılıman ve tropik kuşaklar arasında ve tür sayısı bakımında büyük farklılık göstermektedir. Dünya genelinde tür bolluğunun azalması, tropiklerde süregelen ve önemli boyutlara ulaşan biyoçeşitlilik kaybını göstermektedir.
- 1980’den günümüze Avrupa’daki tarım alanlarındaki kuş nüfusu %50 azalmıştır.
- Su kuşlarının nüfusu %40 oranında azalmıştır.
- Tüm iki yaşamlı türlerinin %42’sinin ve kuşların %40’ının nüfus sayıları azalmıştır.
Tropiklerde ise düşüş daha keskin olup %60 oranındadır. Ilıman kuşakta önce %15 oranında bir artış olmuştur. Daha sonra önemli oranda düşüşler görülmüştür.
“Dünya Canlı Dizini’ne göre yeryüzü genelinde 2300 memeli, kuş sürüngen, iki yaşamlı ve balık türünde 7100’den çok nüfus görülmektedir.”
Türlerin zaman içindeki ortalama yok olma durumlarını izleyen Kırmızı Liste Dizini, soyu tükenme tehlikesi altında olan grupların soylarının zamanla daha da riskli duruma ulaştığını göstermektedir.
IUCN Kırmızı Listesi’ne göre türler tehlike durumlarına göre 8 ulamda toplanmaktadır. Bunlar: Soyu Tükenmiş, Soyu Doğada Tükenmiş, Tehdide Yakın, Önceliği Düşük, Yetersiz Verili, Kritik, Duyarlı ve Tehlikede ulamlarıdır.
Tüm Dünya’daki IUCN Tehlikede kategorisine göre %2 oranında türler yok olmuş ve soyu tükenmiştir. Dünya genelinde %7 oranında kritik türler, %10 dolayında soyu tehlikede olan türler, %19 oranında ise tehlike sınırında hassas türler bulunmaktadır.
Tür taksonlarına göre tehlike kategorileri değerlendirildiğinde en çok iki yaşamlıların takson olarak en çok tehlikede grubuna sahip olduğu, yaklaşık 2.000 türü barındırdığı bunu izleyen 1.300 kuş türü ve 1.100 memeli türünün tehlike sınıfında yer aldığı görülmektedir. Diğer takson kümelerinde ise tehlikede olan tür sayısı 500 türün altındadır. Bu kümede sürüngenlerin en çok tehlike kategorisinde tür barındıran takson kümesi olduğu, en az tehlike kümesinde tür içeren kümenin ise kız böcekleri olduğu görülmektedir.
Mercanlar, kuşlar, memeliler ve iki yaşamlı türlerinin yakın gelecekte soyunu sürdürmesi beklenirken, bu kümelere ilişkin Kırmızı Liste Dizini’ne göre özellikle mercan türlerinin hızlı bir biçimde yok olma eğiliminde olduğunu, bunun yanı sıra iki yaşamlı türlerinin ise en çok tehlike altında olan küme olarak tür sayısının azalma eğiliminde olduğu görülmektedir.
Kırmızı Liste Dizini değeri “1.0” ise, bu kümede bulunan tüm türlerin önceliği düşük(LC) kategorisinde olduğunu ve yakın gelecekte yok olma tehlikesi taşıdığını göstermektedir. “0” değeri ise kümede bulunan tüm türlerin soyunun tükendiğini göstermektedir.
Sonuç olarak yeryüzünde bölgelere göre tehlike kategorilerine bakılacak olursa; Güneydoğu Asya, Büyük Okyanus Adaları, kutuplar, deniz ve kıyı ekosistemlerindeki kuş türleri tükenme tehlikesi ile karşı karşıyadır. Avlanma ve yaşam alanı kaybı nedeniyle Güney ve Güneydoğu Asya’daki memeli türleri de yok olma tehlikesi ile karşı karşıya bulunmaktadır. En çok deniz memelileri risk altında olup, tatlı su memelileri de önemli tehdit altındadır.
Güney ve Orta Amerika ile Karayipler’de iki yaşamlı türlerinin soyu önemli tehlike altındadır.
Dünya’da canlı türlülüğü açısından 34 sıcak bölge önemlidir.
Kaynakça
- T.C. Orman Ve Su İşleri Bakanlığı Doğa Koruma Ve Milli Parklar Genel Müdürlüğü, (2012), “Biyolojik Çeşitliliği İzleme Ve Değerlendirme Raporu”.
- Demirayak, F., (2002), Biyolojik Çeşitlilik-Doğa Koruma Ve Sürdürülebilir Kalkınma, TÜBITAK VIZYON 2023 Projesi Çevre ve Sürdürülebilir Kalkınma Paneli.