Çinlilerin Coğrafya’ya Katkıları
Paylaş
Roma İmparatorluğu’nun 476’daki bölünüşünden sonra Avrupa diğer bilim alanlarında olduğu gibi coğrafyada da karanlık çağa girmişti. Kimi önemsiz Yunan ve Romalı çalışmalarının dışında çokça kaynak İskenderiye Kütüphanesi’ndeki 400.000 dolayındaki el yazması yapıtla birlikte yakılıp yıkılmıştı. Bununla birlikte Yunan ve Romalılara koşut ancak onlardan tümüyle bağımsız biçimde Doğu Asya’da başka bir bilim kültürü gelişiyordu. Özellikle Tang ve Marko Polo’nun anlattığı Sung hanedanlıkları sırasında bugünkü Çin, Doğu Asya’da bilimin odak noktası durumundaydı.
Çinlilerin topraklarını genişletme politikaları onları coğrafi bilgi birikimine gereksinim duyurmuş ve imparatorlar da bu bilimsel ilerlemeyi desteklemişlerdi.
Çin’de bilinen en eski coğrafî kaynak M.Ö. 5. yüzyıldan kalma Şu Çing’dir. Bu kaynağın içindeki Yu Gong adlı bölüm dönemin Çin İmparatorluğu’nun türlü bölgelerinin fizikî görünümü ile doğal kaynaklarını anlatmaktadır. Bu bölümde yeryüzü, ortaya İmparatorluğu alan ve en dışta ilkel toplulukları gösteren iç içe geçmiş çemberler biçiminde gösterilmişti.
4. yüzyıldan kalma Şan Hai Çing adlı yapıt ise her ne kadar mitolojik karakterleri ve toplulukları ele alsa da coğrafî kaynaklar arasında sayılabilmektedir. Sonraki yüzyıllarda Çinli Budistler Hindistan gezileri, Çinli denizciler Güneydoğu Asya, Hint Okyanusu hatta Doğu Afrika gezileri yapmışlarsa da bunlardan geriye çok az kaynak kalmıştır.
Çin coğrafyasını kabaca 5 türe ayırabiliriz;
- Bireybilimsel(antropolojik) coğrafyalar; Çi Kung Tu olarak biliniyor ve 6. yüzyıl ortalarında bilinen boyların anlatımına dayanıyordu,
- Feng Tu Çi olarak bilinen Çin’in güneyindeki toplulukların gelenekleri ile İ Vu Çi adı verilen 2. yüzyıla değin giden ve çok tanıdık olmayan bölgelerin betimleri,
- Su coğrafyası kitapları ve kıyılarla ilgili betimler,
- Siçuan’ın Tarihi Coğrafyası gibi yerel topoğrafyalar ya da ansiklopediler ve
- Çin Hanedanlığı’ından sonra toplanan ve Strabon’unkilere benzer biçimdeki coğrafî ansiklopediler.
Uzay bilimi, gök bilimi, yıldız falcılığı(astroloji) ve coğrafya Çin’de iç içe geçerek gelişen alanlardı. Geleneksel olarak Çin’de cennetin yuvarlak, yeryüzününse kare olduğuna inanılıyordu.
Çin gök bilimine ve coğrafyasına en büyük katkıları ise Çang Heng ve Pei Çiu yapmışlardır. Çin’de çok eski dönemlerden beri haritalar yapılmaktaydı ancak dikdörtgen koordinat düzenine dayanan ilk haritaları bu iki bilim insanı yapmaya çalışmışlardır. Öyle ki; Çin haritacılığının babası olarak bilinen Pei Çiu birçok yerel haritanın yanında bir de imparatorluk haritası hazırlamıştı.
Çu Ssu-Pen ise kendi dönemine dek yapılan haritaları bir araya toplamış ve 200 yıl boyunca kullanılacak olan bir Çin haritası hazırlamıştır.
Çinlilerin yanı sıra Koreliler ve Japonlar da Uzak Doğu’da ticaretle uğraştıkları için coğrafî çevreleriyle ilgili bilgi birikimleri artmıştı. Hatta Coğrafî Keşifler’den önce yeryüzünün en büyük haritası Korelilerce yapılmıştı. Kangnido adı verilen bu haritanın çizerleri tam olarak bilinemezken bu haritacılar Çinlilerin yanı sıra Müslümanlardan aldıkları bilgileri de kullanmışlardı. Sonuç olarak Kangnido haritası yalnızca Uzak Doğu’yu değil, İslam coğrafyasını, Afrika’yı hatta Avrupa’yı bile içeriyordu.
1583’te ise Çinliler Rönesans Avrupası’nın coğrafî bilgilerine de ulaştılar. Bir din adamı olan Matteo Ricci Avrupa’daki gelişmeleri Çinlilere öğretmiş ve Çin’in ortada olduğu bir yeryüzü haritası hazırlamıştır.
Kaynak
Nazmiye Özgüç ve Erol Tümertekin. Coğrafya; Geçmiş, Kavramlar, Coğrafyacılar. İstanbul: Çantay Kitabevi, 2010.