Cumalıkızık Köyü
Paylaş
Cumalıkızık, Bursa’nın merkez ilçelerinden Yıldırım’a bağlı, kent merkezine yaklaşık 12 km uzaklıkta ve deniz seviyesinden 340 m yüksekte bulunan tarihî bir köy. Tarihî diyoruz, öyle ki köyün geçmişi 14. yüzyıla dek gidiyor. Osmanlı’nın beylikten devletleşmesine tanıklık eden Bursa topraklarında kurulmuş ilk Türk yerleşimlerinden biri Cumalıkızık.
14. yüzyılda henüz yeni yeni bölgeye yerleşmeye başlayan Türk boylarının, Batı Anadolu’nun en yüksek noktası olan Uludağ’ın kuzey eteklerinde, Bursa Ovası’na bakan yamaçlarda kurduğu 7 adet ‘’kızık’’ köyünden biri Cumalıkızık. Adını da, kendisine komşu köyler gibi, kurucu Oğuz Türklerinin Kızık Boyu’ndan alıyor. ‘’Kızık’’ sözcüğüne ön ek olarak verilen ‘’cumalı’’ sözcüğü ise bir varsayıma göre köyün bir Cuma günü kurulmasından dolayı Osman Bey tarafından verilmiş. Bir başka varsayım ise diğer kızık köylerinin Cuma namazı kılmak için bu köyde toplanmasından dolayı bu adın verildiğine dayanıyor.
Köyün en önemli özelliği ise döneme ait sivil mimari örneklerinin 700 yıl boyunca kusursuz bir biçimde korunarak günümüze kadar ulaşmış olması. Bu bakımdan Cumalıkızık, Osmanlı’nın beşiği olan Bursa topraklarından bizlere Osmanlı kırsal yaşamı hakkında çok net bilgiler sunuyor. Köye girdiğinizde kendinizi Osmanlı’ya dönmüş gibi hissediyorsunuz. Geleneksel mimarideki evleri, geleneksel giysileri, konuşmaları ve sıcakkanlılığıyla köy halkı sizlere o dönemi yaşama fırsatı veriyor.
Köyün nüfusu 2010 sayımına göre 719 kişi. Bu nüfusun bir kısmı geleneksel olarak geçim tarımıyla uğraşırken, bir kısım genç nüfus ise Bursa’da yoğunlaşmış olan sanayi kuruluşlarında çalışıyor. Ancak özellikle son yıllarda köyün asıl geçim kaynağı turizm olmaya başlamış durumda. Özellikle köyün kadınları, alt katlarını birer işletmeye dönüştürdükleri 2 katlı evlerinde hem yaşıyor hem de konuklarına köy kahvaltıları ve yöresel tatlarıyla bir ziyafet sunarak geçimlerini sağlamaya çalışıyor.
Genel Görünüm
Uludağ’ın yemyeşil eteklerinde kurulmuş olan köy düzensiz bir yerleşim göstermektedir. Köy meydanında tescili yapılmış iki anıtsal çınar ve caminin doğusunda bir de çeşme vardır. Geleneksel Osmanlı yerleşmelerinde gözlemlenen cami, köy kahvesi ve ulu çınar üçlemesinin oluşturduğu merkez Cumalıkızık’ta da görülmektedir. Yüzey şekillerine göre şekillenmiş doğal sokak dokusunu oluşturan yapılar bölgenin özgün özelliklerine göre tasarlanmıştır. Bu nedenle her sivil mimari yapı örneği diğerinden farklıdır. Bu farklılık da köy dokusunu zenginleştirmiştir. Yassı taş döşemeli dar sokakların orta kısımları, yağışlı günlerde suyun akıp gitmesi ve köyün en üst noktasında yer alan kaynaktan, suyun bilinçli bir şekilde dağıtımı için hafif çukur bir kanal biçiminde yapılmıştır. Bu özellik köyün özgün yapısının bir parçasıdır.
Köyün mimari yapısı, Osmanlı döneminin kırsal mimarisini birebir örneklerle bizlere sunmaktadır. Köyün evleri kendilerine ve yapıldıkları döneme özgün özellikler göstermektedir. Hemen hepsi cumbalı yapıda olan evler, ahşap ve kerpiçten yapılmıştır. Evlerin bu özgün yapıları korunmalarını ve bakımlarını zorunlu kılmaktadır. Bu nedenle UNESCO, köydeki en iyi korunmuş evleri koruma altına alıp küçük yenilemelerle birer müze konumuna getirmiştir. Ancak yine de köyün sokakları, doğal yapıları korunduğu için dar ve biçimsiz durumdadır ve bu durum köyü olası bir yangına karşı tümüyle savunmasız bırakabilme özgücüne sahiptir.
Köyü tehdit eden bir başka unsur ise bölgenin Kuzey Anadolu Fay Hattı üzerinde olmasıdır. Söz konusu hattın güneye uzanan kolu Uludağ eteklerinin Bursa Ovası’yla buluştuğu noktadan geçmektedir ve olası bir depremde köyün korunma olasılığı oldukça düşüktür.
UNESCO Macerası
Kültürel ve tarihi miraslar bakımında oldukça varlıklı olan ülkemizin UNESCO Dünya Miras Listesi’ne sokmayı başardığı değerlerinden olan Cumalıkızık Köyü, 2000 yılında UNESCO’nun geçici listesine 2014 yılında ise asıl listeye eklenmiştir. Son yıllarda köye gelen turist sayısı köyün UNESCO korumasına alınmasından başka köyde çekilmiş olan dizi ve filmlere de bağlı olarak artmış durumda. Uzakta Bir Köy Var, Yeniden Doğmak, Osmancık, Ateşten Günler ve Nasrettin Hoca filmleri ile Kınalı Kar ve Yeşeren Düşler dizileri Cumalıkızık’ın tanıtımında oldukça etkili olmuştur.
Köyün tarihi önemi yalnızca Osmanlı kültürüne ait değerlere bağlı değildir. Köyde bulunan bir kilise kalıntısı da yörenin Bizans döneminde de yerleşime açık bir alan olduğunu göstermektedir. Bu kilise ile birlikte köyde 57 tane sivil mimari örneği yapı, 2 adet an
ıtsal yapı (cami ve hamam), 2 adet anıtsal çınar ağacı olmak üzere 61 tane tescilli kalıntı bulunmaktadır.
Cumalıkızık’ta 18. 19. ve 20. Yüzyıllarda kullanılan çeşitli eşyalar halk tarafından bağışlanarak 1992 yılında Cumalıkızık Etnoğrafya Müzesi ve Sanat Evi kurulmuştur. Müzede Orhan Bey’in köye verdiği berat, köyün kuruluşundan bu yana kullanılan tarım araçları, ev gereçleri, kültürel varlıklar, süs eşyaları, sosyal hayatta kullanılan nesneler, giysiler, ticaret eşyaları, el yazması yapıtlar, mutfak araçları, ısıtma araçları, av malzemeleri, aydınlatma araçları, sosyal ve kültürel eşyalar sergilenmektedir.
Ayrıca köyde, 1998 yılından bu yana her yıl haziran ayının son haftasında Cumalıkızık Ahududu Şenliği düzenlenmektedir. Bu şenlik 700 yıllık yaşayan kültürel mirasın korunarak gelecek kuşaklara aktarılmasını ve yörenin ulusal ve uluslararası düzeyde tanıtımını sağlamaktadır.