Dünya’nın Öyküsü
Paylaş
14 milyar yıl önceki Büyük Patlama’dan sonra, Güneş Sistemi’mizin ortaya çıkmasına dek yaklaşık 9 milyar yıl geçti. Güneş’in yaklaşık 4,6 milyar yıl önce doğuşu ise Güneş Sistemi’mizin, Dünya’nın ve diğer gezegenlerin ortaya çıkışını hazırladı. Dünya’nın gelişim öyküsü, şimdiki biçimiyle ve birçok jeolojik bilinmezle ilgili sorulara yanıtlar veriyor. Örneğin; Dünya’nın iç yapısını, Dünya’yı çevreleyen atmosferin ve manyetik alanın oluşumunu, okyanusların ve anakaraların kökenini açıklıyor.
Dünya’nın Doğumu
Dünya şimdiki biçimine yaklaşık 50 milyon yılda, yani 4,55 milyar yıllık yaşına göre bir göz kırpışı kadar kısa sürede kavuştu. Bugünkü jeolojik koşullar geçmişteki koşullara ayna tutuyor.
Güneş’in oluşumundan sonra, çok sayıda gök cismi genç yıldızın çevresinde kendine birer yörünge oluşturdu. Gezegencik olarak bilinen bu gezegen atalarının büyüklüğü bir kaç santimetreden birkaç kilometreye kadar varmaktaydı. Zamanla kütle çekim gücü etkisi içinde birbirleriyle çarpışan bu gezegencikler ya daha küçük parçalara bölündü ya da Güneş’in ısısıyla kümeleşip daha büyük gök cisimlerini oluşturdular. Sürekli büyüyen bu madde toplarından kimileri milyonlarca yıl içinde belli bir kütleye kavuştular ve yerçekimsel dalgalar sayesinde Güneş’in çevresinde kararlı bir yörüngeye oturdular. İşte bu Güneş uydularından yani ön-gezegenlerden biri de Dünya’ydı.
Genç Dünya
Genç Dünya bugün bildiğimiz gezegene pek benzemiyordu. Aşırı yüksek sıcaklıktan dolayı, bütün uçucu elementler buharlaşmıştı. Bu Ön-Dünya Güneş’in çevresinde düzensiz dolanan gazsız, biçimsiz ve katı bir kayaç yığınıydı. Dünya bu durumdayken bugünkü Mars boyutunda olan Theia adında bir gezegen 15 km/sn hızla, yani bir mermiden 20 kat daha hızlı bir biçimde Dünya’ya çarptı ve bu çarpışmadan uzay boşluğuna saçılan parçalar yer çekiminin etkisinden dolayı Dünya’dan çok da uzaklaşamadan yeniden birbirlerini çekerek birleşti ve genişliği 3000 km’nin üstünde bir top oluşturdu. Bu top Dünya’ya 22000 km uzaklıkta ilk kez doğan Ay’dı. Dünya’nın dönüşü ancak 4,5 milyar yıl önce, Ay’ın ortaya çıkışıyla kararlı duruma geldi. Bu dönemde Dünya kendi çevresindeki bir dönüşünü yalnızca 6 saatte bitiriyordu, yani bir gün 6 saatti.
Aynı süreçte Dünya’nın iç yapısı yeniden yapılanmanın eşiğindeydi. Güneş enerjisi, diğer gök cisimleriyle sürekli çarpışmalar ve Dünya’nın iç kısmındaki radyoaktif bozunum öylesine büyük ısı yarattı ki, genç Dünya erimeye başladı. Demir gibi ağır elementler erimiş taşlara gömülüp Dünya’nın çekirdeği içinde yoğunlaşırken daha hafif elementler yüzeyde kaldı. Böylece zamanla Dünya’nın katmanlı yapısı belirdi.
Dünya’nın Düzeni
Dünya’nın 4,55 milyar yıl önce oluşmasından sonra, ilk atmosferin, okyanusların ve anakaraların ortaya çıkmasına dek yaklaşık 500 milyon yıl geçti. Yaklaşık 3,9 milyar yıl önce Dünya bir göktaşı yağmuruyla dövülmeye başladı. Bu yağmur yaklaşık 20 milyon yıl sürecek ve bu süreçte yağan göktaşları, üzerlerindeki su damlacıklarını yeryüzüne bırakarak katılaşan Dünya’da ilk su birikintilerinin oluşmasını sağlayacaklardı.
Dünya şimdiki boyutuna ulaştığında, kütle çekimi daha önce buharlaşarak Evren’in boşluğuna dağılan gazları görece de olsa tutarak çok uzaklaşmalarını önledi ve atmosferin oluşumuna önayak oldu. Gezegenimiz milyonlarca yıl boyunca hidrojen, karbondioksit, azot, amonyak, metan ve hidrojen sülfitten oluşan yoğun ve sıcak dev bir bulutla çevrili kaldı. Bu bulutun altında ise yer kabuğu yavaş yavaş diğer iç katmanlardan ayrılıp belirginleşiyordu. Bu belirginleşmede ilk bulutumuzun Güneş ışınlarını keserek ve Dünya’yı rüzgarlarıyla kurutup soğutarak katılaştırması etkili olmuştu.
Büyük Yağmur
Güneş Sistemi gezegenlere bağlı olmayan büyük miktarda maddeyi hala barındırmaktaydı; ancak bu maddeyle çarpışmaların sayısı azaldıkça ve Dünya’nın ısısı düştükçe, hidrojen yoğunlaşmaya başladı. Boşalan güçlü bir yağmur 40 bin yıl sürdü. Çöküntülerde toplanan su sürekli yükselerek doğumdan 700 milyon yıl sonra Dünya’yı kaplayan ilk okyanusu oluşturdu.
İlk okyanusumuzun sığ kıyılarında günümüzden 3,5 milyar yıl önce bugün hala var olan stromatolitler ilk kez fotosentez yapmaya ve milyonlarca yıl boyunca sıradan bir kaya gibi uzayda dolanan Dünya’mıza yaşam kaynağı olan oksijeni sağlamaya başladı. Sudaki bu oksijen hem canlı yaşamının doğmasını sağladı hem de bugün en çok kullandığımız maden olan demiri, toprağı paslandırarak oluşturmaya başladı.
Yeni Yüzey Yapısı
Rüzgar ve yağmur okyanustan çıkan kara kütlelerini aşındırdı. Oyuklarda toplanan gevşek ve ezilmiş kayaçlar ilk ırmaklarca denizlere taşındı ve deniz diplerinde tortu olarak çökeldi. Kayaç oluşumu milyonlarca yıl sürdü.
Tortuların gittikçe artan ağırlıklarından dolayı bastırıp üst mantoya ittiği okyanus kabuğu orada eridi. Erimiş taşlar Dünya’da görülen ilk volkanik etkinliklerle yeniden yükseldi ve tortuyla kimyasal tepkimeye girerek ilk graniti oluşturdu. Taşın düşük yoğunluğu nedeniyle, granit zamanla deniz yüzeyini aştı ve yanardağ kökenli olmayan ilk kara parçalarını oluşturdu. Okyanus kabuğunun kıyısında çatlaklar oluştu ve buna bağlı olarak, ada büyüklüğünde sağlam granit parçaları koparak dış mantoya doğru kaymaya başladı. Kimi taş parçaları çarpıştı ve birleşerek daha büyük kara parçalarını oluşturdu; diğerleri ise rüzgar ve yağmurun etkisiyle zaman içinde aşınarak yok oldu. Bunu yapan volkanik etkinlikler aynı zamanda yer kabuğunu parçalayarak büyük levhaları oluşturdu ve bu levhalar 400 milyon yıllık bir süreçte ilk büyük anakaramız olan Rodinya’yı oluşturdu. Rodinya oluştuğunda Dünya’da sıcaklık 30°C, gün uzunluğu ise 18 saat kadardı ve stromatolitler hava küreyi oksijenle doldurmayı sürdürüyordu.
Kartopu Dünya
Dünya’nın derinliklerinden gelen ısı enerjisi ilk büyük anakara olan Rodinya’yı zamanla oluşan levha sınırlarından parçalayıp ikiye böldü. Bu süreçteki volkanik etkinlik sonucu atmosfere salınan karbondioksit sonraki süreç olarak asit yağmurlarını başlattı. Asit yağmurlarıyla yeniden yeryüzüne dönen karbondioksit kayaçların içinde tutuldu ve atmosferde kalan az orandaki karbondioksit Güneş ısısını Dünya’da tutamadı ve ilk Buz Çağı’nın önünü açtı. Dünya bu dönemde bir kartopunu andırıyordu ve tüm gezegen 3 km kalınlığındaki bir buzul katmanın altında gömülü kaldı. Tüm yeryüzünü kaplayan buz katmanı Güneş ışığını yansıtma katsayısının yüksek olması nedeniyle aldığı Güneş ışığının neredeyse tümünü geri yansıtıyordu. Dünya bu dönemde soğuk bir kısır döngüye girmiş bulunmaktaydı. Yeryüzü soğudukça buzla kaplanıyor, buzla kaplandıkça daha da soğuyordu.
Dünya’yı kartopu durumundan kurtaransa yine iç kuvvetler olacaktı. Kartopu Dünya’yı parçalayan volkanik etkinlikler 15 milyon yıllık ilk buz çağını bitirecek kadar güçlüydü. 3 km’lik buz katmanının altında magmaya doğru bastırılan yer kabuğu, buzulların erimesiyle yeniden yükseldi ve buzun erimesiyle çok yüksek oranda oksijen atmosfere karıştı.
İlk buz çağını atlatan, atmosferi oksijenle dolan ve buzulların çekildiği alanlarda ortaya çıkan karalarıyla Dünya artık çok hücreli canlı yaşamına oldukça uygun bir yer durumuna geldi. Bundan sonrası Dünya’nın gerçek anlamıyla canlı öyküsü olacak.
KAYNAK
Dünya: Bir Gezegenin Varoluş Öyküsü, NG
Bilgi Küpü, NTV Yayınları, İstanbul, 2009