Okyanus

Paylaş

ocean-waves-300x202 OkyanusOkyanuslar, Dünya’nın tüm yüzeyinin 3/4’ünü kaplayan yeryüzündeki en büyük su kütleleridir. Okyanus sözcüğü, Eski Yunancadaki ōkeanós(ωκεανός) sözcüğünden Arapçaya uḳyānūs(اوقيانوس) olarak geçmiş daha sonra ise Türkçeye bugünkü biçimiyle alınmıştır. Eski Yunancadaki ōkeanós ise yine Eski Yunan mitolojisine göre Gaia(yer) ile Uranos’un(gök) ilişkisinden doğan bir titandır. Bu titan, zamanla Dünya’nın kıyısına çekilen, Eski Yunanların yuvarlak bir disk olduğuna inandıkları, yeryüzünü ve tüm karaları çevreleyen bir ırmak gibidir. Zamanla artan coğrafya bilgisi ile okyanus sözcüğü öncelikle ve yalnızca Atlas Okyanusu için kullanılmaya başlanmıştır. Bugünse yeryüzündeki üç büyük su kütlesi olan Büyük(Pasifik) Okyanus, Atlas(Atlantik) Okyanusu ve Hint Okyanusu Türkçede okyanus olarak sınıflandırılmaktadır.

1bdunya-denizler-okyanuslar-goller-bogazlar-haritasi Okyanus
Dünya Su Varlığı Haritası, Ramazan Saygılı.

Okyanus denebilecek ilk su kütleleri yaklaşık 3,8 milyar yıl önce Ön Kambriyen Devir‘in Arkeen Dönemi‘nde Dünya’nın yüzeyini kaplamaya başlamıştır. Bu döneme dek lavla kaplı olan Dünya yüzeyi bu dönemde soğumuş ve katılaşmış, soğuyup katılaşırken de saldığı gazlarla ilk atmosferi oluşturmuştur. İlk atmosferi oluşturan gazların içinde bulunan su buharı ise Dünya soğumayı sürdürürken ilk yağışları, akarsuları ve onların doldurduğu okyanusları beslemiştir.

Okyanusların biçim ve boyutları geçen jeolojik devirler boyunca değişegelmiştir. Örneğin Mezozoyik Dönem‘de var olan Pangea kıtası tek parça ve çok büyük Pantalassa Okyanusu’yla çevrelenmiştir. Pangea kıtasının zamanla parçalanması sonucu yeni okyanuslar ortaya çıkmıştır. Levha tektoniği adı verilen hareketler bütünü kıtaların biçim, boyut ve konumlarını değiştirirken aynı değişimi okyanuslara da yapmaktadır.

Bugün Dünya’daki suyun %97’sini içerip Dünya yüzeyinin %70,8’ini kaplayan okyanusların seviyesi sabit değildir. Küresel ısınma nedeniyle yükselmesi beklenen okyanus seviyesi benzer veya tersi durumları geçmiş jeolojik dönemlerde çokça yaşamıştır. Güncel okyanusların ortalama derinliği 3682,2 m, kapladığı alan 361.840.000 km2 iken toplam su hacmi ise 1.332.400.000 km³’tür. Okyanusların en derin yeri ise Büyük Okyanus’taki Kuzey Mariana Adaları’nın güneyinde bulunan Mariana Çukuru’dur ve burada derinlik yaklaşık 10.994 m’ye ulaşır.

Mariana-Cukuru Okyanus
Mariana Çukuru, Büyük Okyanus.

Bu büyüklüklerindenden dolayı okyanusların tümünün keşfedildiğini söylemek ise güç. Okyanusların fiziksel, kimyasal veya biyolojik özellik ve önemlerinin daha belirgin biçimde anlaşılabilmesi ve keşfedilebilmesi içinse öncelikle haritalanması gerekmektedir. Haziran 2024 itibarıyla, küresel okyanus tabanının %26,1’i, genellikle gemilere yerleştirilen ve deniz tabanını daha ayrıntılı olarak ortaya çıkarabilen modern yüksek çözünürlüklü teknoloji(çok ışınlı sonar sistemleri) ile haritalanmıştır.

Okyanusların Fiziksel Özellikleri

Okyanusların zemini çoğu kişiye dümdüz kumsalmış gibi gelebilir ancak tıpkı suyun dışındaki dünyada görünen kadar engebeli yer şekilleri okyanus tabanını doldurmaktadır. Deniz altı yanardağları, dağ sıraları, kanyonlar ve derin okyanus çukurları oldukça karmaşık bir topoğrafya oluşturmaktadır.

1. Kıta Sahanlığı

Genellikle karadan itibaren birkaç yüz metre derinliğe ulaşılan yere dek olan ve karaları çevreleyen görece sığ sular kıta sahanlığı olarak tanımlanabilir. Kıta sahanlığının genişliği, deniz tabanının eğim derecesine veya başka bir deyişle denizin derinleşme hızına bağlı olduğu için kıyıdan kıyıya değişiklik göstermektedir. Sığ kıyılarda daha geniş olan kıta sahanlığı derin kıyılarda ise oldukça dardır. Kıta sahanlıkları, dip akıntıları ve aldıkları Güneş ışığının etkisiyle biyoçeşitliliğin oldukça yüksek olduğu bölgeler oluşturur.

2. Uçurum Ovaları(Abisal Düzlükler)

Kıta sahanlığı okyanus tabanındaki bir uçurumla sona erer. Bu uçurumların önünde bulunan ortalama 3048 m derinliğe sahip düzlükler ise uçurum ovası veya abisal düzlük olarak adlandırılmaktadır. Bu alanlar ova olarak adlandırılsa da tepeler ve vadilerle görece engebeli bir görünüme sahiptir. Güneş ışığının ulaşamadığı derinlikteki bu düzlükler okyanus tabanlarının %70’ini oluşturur ve bu alanlarda biyoçeşitlilik oldukça sınırlanmış durumdadır.

3. Okyanus Ortası Sırtları

Uçurum ovalarını bölen ve ovalardan ortalama 2438,4 m derinliğe kadar yükselen dağ sıralarıdır. Su altı yanardağlarının da bulunduğu bu dağ sıraları, Dünya’nın en uzun dağ sıralarını oluşturmaktadır. Okyanus ortası sırtları boyunca oluşan su altı yanardağları ve sıcak yer altı suyu bacaları benzersiz biyoçeşitlilik ortamları oluşturmaktadır. Okyanus ortası sırtları birbirinden uzaklaşan levha sınırlarında oluşmaktadır.

4. Okyanus Çukurları

Çarpışan levha sınırlarında oluşan okyanus çukurları, Mariana Çukuru gibi, okyanusların en derin noktalarını barındırmaktadır.

Okyanus-Tabani-Topografyasi Okyanus
Okyanus Tabanı Topoğrafyası

Okyanusların Kimyasal Özellikleri

Okyanusların kimyasal içeriğine bakıldığında %96,5 su, %2,5 tuz ve çözünmüş durumdaki organik ve inorganik maddeler ile az miktarda gaz içerdiği görülmektedir. Okyanuslar Dünya’daki magnezyumun büyük bölümünü ve önemli miktarda brom minerali içermekle birlikte tuz elde etmede ve tuzdan arındırılmış su sayesinde ise tatlı su kaynağı olabilmektedir.

Okyanuslarda en çok bulunan iyonlar; klorür (Cl), sodyum (Na+), sülfat (SO24), magnezyum (Mg2+), kalsiyum (Ca2+) ve potasyumdur (K+). Ayrıca okyanuslardaki karbon, bromür, bor, stronsiyum ve florür ile birlikte canlıların büyümelerini destekleyen azot ve fosfor en yaygın ve önemli inorganik maddelerdir. Bunlarla birlikte oksijen, azot, argon ve karbondioksit okyanuslarda bulunan gazlardır. Ayrıca okyanusların ilk 100 m’leri karbonhidratlar ve amino asitler gibi organik maddeleri de barındırır ve bu derinlikte inorganik karbon, fotosentez yoluyla organik maddeye dönüştürülür. Ancak tüm bu maddelerin dağılımları okyanusların her yerinde ve her zaman aynı veya sabit değildir. Akarsuların ve rüzgarların karaları aşındırarak okyanuslara taşıdığı malzemeler, okyanus tabanlarındaki sıcak yer altı suyu bacalarından çıkan malzemeler, canlıların organik atıkları, enlem etkisine bağlı olarak Ekvator’dan uzaklaşıldıkça düşen sıcaklık ve buharlaşma ile okyanus akıntıları okyanusların kimyasal yapısını sürekli değiştirmektedir. 

Okyanus Akıntıları

Okyanus akıntıları; iklim, ekosistem, biyoçeşitlilik, turizm, beslenme kaynakları ve kültürü ile balıkçılık için oldukça belirleyicidir.

1. Yüzey Akıntıları

Sürekli rüzgarlar olarak bilinen geniş çaplı rüzgarlar okyanus akıntılarını tetiklemektedir. Tropikal ve kutup kuşakları arasında hareket eden akıntılar etkili oldukları kıyılarda iklimi etkilemektedirler. Rüzgarlarla birlikte Dünya’nın günlük hareketi, gelgitler ve okyanuslardaki su kütlelerinin yoğunluk farkı bu akıntıların yönlerinde belirleyici olmaktadır.

Okyanus-Akintilari Okyanus
Okyanus Akıntıları

2. Dip Akıntıları

Okyanusların içindeki sıcaklık ve tuzluluk farkı derin okyanus akıntılarının temel nedenidir(termohalin dolaşımı). Kutuplara yakın bölgelerde soğuyarak okyanusun tabanına çöken su kütleleri, okyanus tabanından daha sıcak olan alanlara doğru akışa geçmektedir. Sıcak bölgelere ulaşan bu dip akıntıları okyanus yüzeyine doğru yükselerek döngüyü sürdürmektedir.

Okyanusların Biyoçeşitliliği

Mercan-Resifleri-300x169 Okyanus
Mercan Resifleri

Okyanuslar yeryüzündeki biyoçeşitliliğin %90’ını dolaylı ya da doğrudan desteklemektedir. Ancak okyanusların yalnızca %5’i keşfedilip belgelenebilmiş durumdadır. Buna karşın bilinen bir durum var ki o da okyanuslardaki yaşamın, en küçük mikroskobik bakteri ve virüslerden, Dünya üzerinde yaşamış en büyük hayvan olan mavi balinaya dek çeşitlilik gösterdiğidir. Örneğin 3,5 milyar yıl önce yaşamı başlattığı düşünülen arkeler, bugün hala derin, karanlık ve aşırı sıcak su altı volkan bacalarının çevreleri gibi uç noktalarda bile yaşamaktadırlar. Ancak bu zengin biyoçeşitliliğin dağılışı, okyanusların fiziksel ve kimyasal özellikleri gibi etkenler nedeniyle her yerde dengeli biçimde olamamıştır.

Güneş ışığının fotosenteze elverecek denli yeterli düzeyde ulaşabildiği ilk 200 m’lik derinlik, biyoçeşitliliğin en yüksek oranda olduğu alandır. Derinlik artıp da alacakaranlık katmana inildiğinde ise yetersiz Güneş ışığı nedeniyle fotosentezin, dolayısıyla besin üretimi ve canlı çeşitliliğinin, son derece düşük olduğu öngörülmekle birlikte bu katmanla ilgili sahip olunan az bilgi birikimi nedeniyle araştırmalar da sürdürülmektedir. Derin okyanuslarda ise yaşam, Güneş ışığı hiç gelmediğinden, özellikle okyanus tabanındaki sıcak su altı volkan bacaları çevresinde yaşayabilen kemosentetik bakterilere bağlı sürdürülmektedir. Bununla birlikte yüzeye yakın yerlerden okyanus tabanına batan canlı kalıntıları ve döküntüleri de okyanus tabanındaki besin zincirine ve dolayısıyla biyoçeşitliliğe katkı sağlamaktadır.

Okyanuslardaki mercan resifleri, kıyı şeritleri, yosun ormanları, haliçler, mangrov ormanları ve kutup denizleri kendilerine özgü ekosistemleriyle öne çıkan önemli alanlardır.

Okyanusların İklime Etkisi

Özellikle Ekvator çevresinde aşırı ısınan okyanus suları buharlaşarak atmosfere karışır ve atmosferdeki sürekli rüzgarlar aracılığıyla su buharı halinde Dünya’ya yayılarak yağışların oluşumunu desteklerken bir yandan da sıcaklığın daha dengeli bir biçimde dağılarak karalar üzerinde de yaşanabilir alanların daha geniş olmasına katkı yapar.

Okyanusların Ekonomik ve Stratejik Önemi

Malakka-Bogazi-Malezya-Endonezya-Singapur-300x158 Okyanus
Malakka Boğazı, Malezya-Endonezya-Singapur

Okyanuslar; insanlığın refahı, küresel gıda güvenliği, ekonomik büyüme, istihdam ve kalkınma açısından son derece önemli hizmetler sağlamaktadır. Uluslararası ticaret hacminin %80’inin yapıldığı okyanuslar sürdürülebilir kalkınma, ekonomik büyüme ve geçim kaynaklarının elde edilmesine katkıda bulunmaktadır. Ayrıca Birleşmiş Milletler Ticaret ve Kalkınma Konferansı üyesi 195 üyesinden 162’sinin deniz ve okyanuslara kıyısı bulunmaktadır. 

Okyanuslara Yönelik Tehditler, Çözüm Girişimleri ve Beklentiler

GettyImages-170151001-300x193 OkyanusBeşerî ve ekonomik etkinlikler okyanuslar için en büyük tehdit durumundadır. Okyanus ve denizlerdeki kirliliğin %80’i karalardan gelirken küresel ısınma da okyanusların kimyasal yapısını değiştirip aşırı avlanma ile birlikte çok sayıda canlı türünü tehdit etmektedir. Ayrıca tarım ilaçları, evsel ve endüstriyel atıklar, petrol sızıntıları ve hava kirliliği özellikle kıyılarda yüksek oranda kirliliğe neden olmaktadır.

Okyanuslardaki biyoçeşitliliğin ve ekosistemlerin korunması ile sürdürülebilir bir biçimde kullanılması için deniz koruma alanları belirlenmiştir. Bu alanlar deniz/okyanus yaşamını ve yaşam alanlarını başarıyla korumuş, sürdürülebilir balıkçılık uygulamalarını özendirmiş ve ekoturizm yoluyla yerel ekonomileri güçlendirmiştir. Av sınırları, ekipman sınırlamaları ve ekosistem tabanlı yönetim gibi sürdürülebilir balıkçılık yönetimi uygulamaları, insan topluluklarının gereksinimlerini balık nüfusunun ve deniz ekosistemlerinin sağlığıyla dengelemeyi amaçlamaktadır. Ayrıca, plastik kirliliğini azaltma çabaları arasında iyileştirilmiş atık yönetim sistemleri, tek kullanımlık plastiklerin yasaklanması ve biyolojik olarak parçalanabilir seçeneklerin geliştirilmesi yer almaktadır.

Okyanus korumacılığındaki ortaya çıkan eğilimler ve gelecekteki zorluklar, süren küresel iş birliği ve bağlılık gerektirmektedir. Uzaktan algılama ve yapay zeka gibi teknolojideki gelişmeler, deniz ortamlarını izlemek ve yönetmek için yeni olanaklar sunarken sera gazı salımlarını azaltmak ve karbon tutumunun artırılması da dahil olmak üzere iklim değişikliğini azaltma çabaları, okyanus baskısının temel nedenlerini ele almak için çok önemlidir. Araştırma, inovasyon ve uluslararası iş birliğine sürekli yatırım, okyanuslarımıza yönelik karmaşık ve gelişen tehditlerin üstesinden gelmek için çok gerekli olacaktır.

Kaynakça

Princeton Üniversitesi

Merriam-Webster Sözlüğü

Etimoloji Türkçe

Hesiodos. (MÖ 6. yy). Theogonia. (Çev. A. Erhat, S. Eyüboğlu). Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları.

Brooks, F., (2000), Denizler ve Okyanuslar, (9. Basım) Tübitak, Ankara.

Ulusal Okyanus ve Atmosfer Dairesi (NOAA)

Charette, M. A., Smith, W.H.F., (2015). The Volume of Earth’s Ocean. Oceanography, 23(2), 112-114.

Ekopangea

Ekopangea

Ekopangea

Ulusal Okyanus ve Atmosfer Dairesi (NOAA)

The Telegraph

Ulusal Okyanus ve Atmosfer Dairesi (NOAA)

Britannica

NOAA

National Geographic

NOAA

OECD

Birleşmiş Milletler Ticaret ve Kalkınma Örgütü (UNCTAD)

National Geographic

Public Foundation

Berat Aydın

1992'de Bursa'da doğdum. İlk ve orta öğrenimimi Bursa'da tamamlayıp yüksek öğrenim için İstanbul Üniversitesi Coğrafya Bölümü'nü tercih ettim. Burada tanıştığımız arkadaşlarımızla Ekopangea'yı kurduk ve geliştirmeye çalışıyoruz.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir