Ova

Paylaş

Ovalar çeşitli yükseltilerde yer alabilen düz veya düze yakın hafif dalgalı alanlardır. Yatay olabildikleri gibi hafif eğimli de olabilirler. Ovalarda akan akarsular derin vadilere sahip değillerdir, yani yataklarında fazla derine gömülmemişlerdir. Diğer bir deyişle, ova yüzeyi ile talvegler(akarsuyun en derin noktalarını birleştirdiği varsayılan çizgi) arasındaki yükselti farkı fazla değildir ve dolayısıyla, akarsu havzalarını birbirinden ayıran subölümü çizgilerinin (enterflüv) göreceli yükseltileri de önemsizdir.

Ovalarda akan akarsularda akış hızı fazla değildir. Bu akarsular genellikle serbest menderesler çizerek akarlar veya örgülü yataklara sahiptirler. Debilerinin arttığı ve dolayısıyla su seviyelerinin yükseldiği zamanlarda, bu artan su kütlesini taşıyacak derinlikte olmadıklarından yataklarından çıkarak taşkınlara neden olurlar.

Daha önceleri sadece deniz seviyesindeki düz veya düze yakın hafif dalgalı alanlara ova denilirken bu düşünce günümüzde tamamen değişmiş bulunmaktadır.

Ovalar konusunu ülkemiz sınırlarından örneklerle incelerken Türkiye’nin jeoloji veya topografya haritalarına baktığımızda dağların arasında, kıyı bölgelerde hatta iç kısımlardaki plato sahalarında bir takım ovaların yer aldığını görürüz. Bu ovaların bazıları sıralı halde bazıları ise dağınık halde yer almaktadır. Ovaların çeşitli bölgelerde yer alması onların bulundukları yükseltilerin de farklı olmasına neden olmaktadır. Kıyı bölgelerde yer alan alçak ovalara karşın Doğu Anadolu’da yer alan bazı ovalar 1500 m yükseklikte bulunabilmektedir.

Yuksekova Ova
1950 m rakımlı Yüksekova, Hakkari.

Ovaların bazıları tamamen kapalı havza olup bu kapalı havzaların en alçak yerlerinde çeşitli koşullara göre kalıcı veya geçici göl ya da bataklıklar görülebilir. Bazıları ise dış drenaja açıktır ya da boğazlar veya vadilerle birbirleriyle birleşmiş durumdadırlar.

Türkiye’deki ovaların bir kısmı, Pleistosen’deki yağışlı dönemlerde göllerle işgal edilmiş olup sonradan bunların alanları daralmış ancak kenarlarında bunların delilleri sayılacak taraçaları kalmıştır. Bu göllere örnek olarak Tuz, Akşehir, Eber Gölü, Hotamış, Sultan Sazlığı ve Ereğli bataklıkları gösterilebilir.

Ovalar oluşumları bakımından değişik kökenlidirler. Bu bakımdan ovaları oluşumları ve gelişimleri bakımından gruplandırıp örneklerle ele almak konunun anlaşılmasını daha da kolaylaştıracaktır. Ovalar 4 grup altında toplanabilir;

1- Çöküntü Ovaları,

a)Alçalma Ovaları,

b) Alüvyal Dolgulu Çöküntü Ovaları,

2- Plüviyal Kökenli Ovalar,

a) Akarsu Boyu Ovaları,

b) Dağ Eteği(Piedmont) Ovaları,

3- Karstik Kökenli Ovalar,

4- Kıyı Ovaları(Deltalar).

KAYNAKÇA

HOŞGÖREN, M. Y. (2010). Jeomorfoloji’nin Ana Çizgileri 1. İstanbul: Çantay Kitabevi.

ARDOS, M. (1995). Türkiye Ovalarının Jeomorfolojisi. İstanbul: Çantay Kitabevi.

Berat Aydın

1992'de Bursa'da doğdum. İlk ve orta öğrenimimi Bursa'da tamamlayıp yüksek öğrenim için İstanbul Üniversitesi Coğrafya Bölümü'nü tercih ettim. Burada tanıştığımız arkadaşlarımızla Ekopangea'yı kurduk ve geliştirmeye çalışıyoruz.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir