Plato mu, Yayla mı?
Paylaş
Bu iki terim birbiriyle sık sık karıştırılır veya bilinçli olarak biri diğerinin yerine kullanılır. Söz konusu karıştırmanın nedeni ise Orta Asya’daki yaşantımıza dek uzanmakta. Öyle ki; yaz aylarında hayvanları otlatmak ve yerleşmek için çıkılan görece yüksek ve akarsularla parçalanmış görece düz alanlara yayla denilmiştir. Daha sonra bu sözcük genelleme yoluyla ve doğal oluşumlara bakılmaksızın yazın yerleşilen hemen her yere ad olarak verilmiştir. Plato terimi de coğrafî oluşum açısından yayla ile aynı anlamı taşımaktadır. Fransızca kökenli olan plato(plateau) sözcüğünün dilimize girmesinden önce coğrafya derslerinde yayla sözcüğü terim anlamıyla coğrafî oluşumu belirtmek amacıyla kullanılmaktaydı. Ancak plato sözcüğünün dilimize yerleşmesi ile birlikte yayla sözcüğünün eşsesliliğinden kaynaklanabilecek anlam karmaşalarını önlemek için söz konusu coğrafî oluşumlar ”plato” sözcüğüyle belirtilmeye başlandı. Ancak eşseslilik dilimizin bir özelliği olduğundan ve dilimizde yayla gibi pek çok eşsesli sözcük bulunup anlam karmaşası yaşanmadığından dolayı coğrafî oluşum ya da yer biçimini anlatmak için ”yayla” sözcüğünün kullanılmasında bir sakınca yoktur.
Öyleyse Nedir Bu Yayla?
Yaylalar, ovalar gibi farklı yüksekliklerde bulunabilen düz veya düze yakın görece dalgalı alanlardır. Ovalar gibi yatay veya eğimli olabilirler. Ancak yaylalar, ovalardan farklı olarak üzerlerinde akan akarsular tarafından oldukça derin bir biçimde yarılmış ve parçalanmışlardır. Diğer bir deyişle yaylalarda görece derin vadiler yer alır ve yayla yüzeyi ile talvegler arasındaki yükselti farkı oldukça fazladır. Bu yüzden onları derince parçalayan akarsuların taban seviyesinden görece yüksekte olmaları gerekir. Yaylalar, akarsularla parçalanma fazla olduğunda tepelik bir görünüm kazanırlar.
Yaylalar farklı biçimlerde oluşabilirler. Onların bir bölümü aşınım yüzeylerinin veya yontuk düzlerin(peneplen) gençleşmesi sonucunda oluşmuşlardır. Bu durumda, taban seviyesine yakın bir yüksekliğe kadar alçaltılmış ve düzleştirilmiş akarsu aşındırma biçimleri olan aşınım yüzeyleri veya yontuk düzler(peneplen), ya tektonik hareketler ile yükselmişler ya da bir olumsuz östatik hareket sonucu taban seviyesinin alçalmasıyla ona göre yüksekte kalmışlardır. Böylece, alçalan yeni taban seviyesine bağlı olarak akarsu aşındırması canlanmış, akarsular yataklarını yeniden derinleştirmiş ve araziyi parçalamıştır. Sonuçta akarsular tarafından görece derin bir biçimde yarılmış ve parçalanmış düzlükler olan yaylalar oluşmuştur. Bu tür yaylalara örnek olarak; Çatalca-Kocaeli Yaylası, Yazılıkaya Yaylası, Haymana Yaylası, Bozok Yaylası ve Uzunyayla gibi yaylalar verilebilir. Örneğin; bunlardan Çatalca-Kocaeli Yaylası, İstanbul Boğazı’nın her iki yakasında kuzeybatı-güneydoğu doğrultusunda uzanan ve yükseltisi ortalama 300 m dolayında olan bir yayladır. Üst Pliyosen yaşındaki bir yontuk düzün(peneplen) kıtasal yükselim nitelikli Alpleşme sonrası tektonik hareketlerle yükselmesi sonucu oluşmuştur. Parçalanmanın en çok olduğu kesimlerinde yer yer tepelik bir görünüm kazanmıştır. Belgrad Ormanı ve dolaylarında Hereke’nin kuzeydoğusunda ve İzmit’in kuzeybatısında yer alan kısımları bu biçimdedir.
Bazı yaylalar üst üste yığılmış geniş alanlı ve kalın volkanik kökenli vadilerle yarılmaları sonucu oluşmuşlardır. Volkanik yaylaları oluşturan bu tür yaylalara örnek olarak Nevşehir-Kayseri yörelerindeki volkanik yaylalar, Erzurum-Kars yaylaları ve Ardahan Yaylası gösterilebilir.
Yaylaların diğer bir kısmı ise yapısal yüzeylere karşılık gelirler ve yapı yaylalarını oluştururlar. Bunlar geniş alan kaplayan dirençli katmanlı yüzeylerinin akarsularla yarılıp parçalanmaları yoluyla oluşmuşlardır. Yatay yapılı alanlarda bu tip yaylalara güzel örnek bulunur. Nevşehir yöresindeki tüflerin ardışık olarak bulundukları bu bölümlerde yayla yüzeyi volkanik tüflere oranla görece sert olan ignimbritlerin yüzeyine karşılık gelir.
KAYNAK
HOŞGÖREN, M. Y. (2010). Jeomorfoloji’nin Ana Çizgileri 1. İstanbul: Çantay Kitabevi.
İZBIRAK, R. (1992). Coğrafya Terimleri Sözlüğü. Milli Eğitim Basımevi.