Saklıkent Kanyonu Ulusal Parkı
Paylaş
Akdeniz Bölgesi’nde Antalya ve Muğla il sınırları içinde yer almaktadır. 1643 ha’lık alan 1996 yılında ulusal park olarak korumaya alınmıştır. Ulusal parkın ana kaynak değerini ve özelliğini Eşen Çayı’nın bir kolu olan Karaçay Deresi üzerindeki 1.000-1.100 metre yüksekliğindeki oldukça dik vadi ve yamaçlarıyla Saklıkent Kanyonu oluşturmaktadır. Özellikle Saklıkent Kanyonu içerisinde kimi bölümlerin karstik tünellerin çökmesi sonucu kanyonun oluşumuna katkıda bulunduğu gözlenmektedir. Kanyon boyunca doğa yürüyüşü yapılabilmekle birlikte Bakırlı Dağ’ın kuzey yamacında kurulmuş olan Saklıkent Kayak Merkezi de yılın 2-3 ayı hizmet verebilmektedir.
Ulusal parkın alt seviyelerinde kızılçam toplulukları görülürken daha yukarılarda karaçam ve sedir toplulukları görülmektedir. Dumanlı Dağ çevresinde anıt ağaç niteliğinde sedirler bulunmaktadır. Aktar Yaylası’nda ise endemik yumrulu(geofit) ve soğanlı(siklamen) bitkiler bulunmaktadır.
Bitki Örtüsü
Ulusal park alanında orman örtüsü kızılçam(Pinus brutia), karaçam(Pinus nigre) ve sedirden(Cedrus libani) oluşur. Bunlar alandaki jeomorfolojik basamakların bulunduğu yükseltiye göre sırasıyla maki, kızılçam, karaçam ve sedir biçiminde sıralanmaktadır. Kanyon girişine yakın alanlarda kızılçam yaygınlık gösterirken, özellikle ulusal parkın güneydoğu bölümünde 1000 m’nin üzerindeki bölgelerde karaçam, Dumanlı Dağ ve yakın çevresinde ise anıt niteliğindeki sedirler etkileyici görüntüler oluşturur. Ayrıca Aktar Yaylası’nın güneydoğu bölümü, soğanlı bitkilerin endemik olarak yetiştikleri alandır.
Saklıkent Kanyonu
Eşen Çayı’nın Bey Dağları üzerinde derine aşındırması sonucunda oluşmuş 18 km uzunluğunda 200 metre derinliğinde sert ve dik yapısıyla görülmeye değer bir kanyondur. Bu kanyonun bulunduğu alan anakayası kireç taşı(kalker) olan bir yapıdadır. Bu durum aşındırmanın bu denli güçlü olmasına izin vermektedir. Ayrıca çatlaklı yapısıyla aşındırma daha da güçlenmektedir. Bu çatlakların oluşumunda çevrenin tektonik durumu son derece etkili olmaktadır. Gerçekten de Saklıkent Kanyonu’nun çevresinde bir çok fay dikliği, fay aynaları ve façetalar görülmektedir. Bunlar özgün tektonik yüzey şekillerini anlatan delillerdir.
Derine aşınarak gelişen bu boğaz içerisinde kireç taşlı alanın aşındırma biçimi olan mağaralar da bulunmaktadır. Özellikle derine aşındırmaya bağlı olarak bu mağaralar güncel şeklini yitirmiş akarsu yatağındaki aşındırmaya bağlı olarak asılı biçimde boğazın üst bölümlerinde kalmışlardır. Özellikle eski mağara oluşumuna ilişkin mağara kalıntıları ve sarkıtlar bugün boğazın üst bölümlerinde asılı olarak görülmektedir. Bir mağara sistemine bağlı biçimde gelişen bu boğaz akarsu tarafından aşındırılmıştır.
Bu konuda diğer önemli bir nokta ise akarsuyun akımı ile ilgilidir. Akdeniz bölgesinde yer alan akarsuların bir bölümü yazın kuruyan ve kışın akışa geçen türdedir ancak Eşen Çayı sürekli bir akarsudur. Bunda özellikle Ak Dağ gibi yüksek bir kütleden gelen kar erimeleri ve karstik kaynaklardan çıkan sular etkilidir. Özellikle Ak Dağ kütlesinden kışın ve ilkbahara doğru, yüzeysel akış ile gelen beslenme, suyun asılı yükünün çok olmasından dolayı rengi bulanıklaştırmaktadır. Çünkü burada yaklaşık 9 bin yıldır etkin olan bir Elmalı formasyonuna ilişkin toprak kayması alanı bulunmaktadır.
Ayrıca akarsu yatağı çevresinde bu akım değişikliğine bağlı olarak birikim özellikleri de değişiklik göstermektedir. Derecelenme ve boylanma özellikleri bu akım değişikliğinden etkilenmektedir. Yatak içerisindeki birikimlerde derecelenme ve boylanma özellikleri genelde düzensizdir.
Kaynakça
Doğa Koruma ve Milli Parklar Genel Müdürlüğü